Kemanda Ahmet Geçin olması her zaman bir ayrıcalıktır.

Ahmet Geçin, Türk müziğinin önde gelen keman ve viyola sanatçılarındandır.

Müzik eğitimini Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı'nda tamamladı.

Genç yaşta TRT İzmir Radyosu'nda keman sanatçısı olarak görev alarak Türkiye'nin en seçkin icracılarıyla aynı sahneyi paylaştı.

Ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nda sözleşmeli sanatçı olarak yer aldı. Yıllar içinde İstanbul ve İzmir'de birçok köklü Türk müziği korosunda keman sanatçısı ve koro şefi olarak görev yaptı.

Üst düzey makam bilgisi, nazariyat hâkimiyeti, repertuar derinliği ve yorum gücü ile tanınan Ahmet Geçin, aynı zamanda keman ve viyola eğitmeni olup, konservatuvar ve eğitim fakültesi hazırlıklarında çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.

Müziğinde duygu, incelik ve geleneksel ifade estetiğini, modern sahne sound'u ile birleştirmesi onun karakteristik imzasıdır.

Keman ve viyola sanatçısı Ahmet Geçin, TRT ve Kültür Bakanlığı korolarında görev yapmış, makam bilgisi ve sahne yorumu ile tanınan seçkin bir icracıdır.

VİRTÜÖZ PİYANİST

Buğra'nın piyano ile ilişkisi beş yaşında başladı ve onu dört kıtaya uzanan bir sahne yolculuğuna taşıdı. Olağanüstü tekniği ve derin müzikalitesi, hem klasik hem caz dünyasındaki ustalardan övgü topladı.
John Scofield ile çalan piyanist Bob Quaranta, şöyle diyor:

"İleri Performans Programı'nda Buğra ile ilk kez çalıştım. Olağanüstü tekniği beni hemen etkiledi."

2005'te Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'ne en yüksek puanla giren Buğra; Berklee College of Music, Western Oregon University ve The Collective School of Music'ten tam burs kazandı. Ardından Queens College Jazz Master Programı'nda yüksek lisans yaptı.

Hocaları arasında caz piyano efsanesi Jeb Patton, klasik piyanist Esin Durmaz, besteci Michael Mossman ve caz armoni ustası David Berkman yer aldı. Bu geniş eğitim temeli, onu hem modern cazın karmaşık armonilerinde hem klasik müziğin yapısal zarafetinde eşit derecede rahat kıldı.

Caz basçısı Lincoln Goines, şöyle der:

"Enstrümanında kendine özgü bir ses. Sezgisel tarzı ve olağanüstü piyano becerisi beni çok etkiledi."

BESTECİ

Buğra'nın besteleri, Amerika'nın önde gelen çağdaş müzik sahnelerinde yer buldu. Op.1, Op.13, Op.20, Op.46 gibi eserleri New York, Chicago ve Los Angeles'ta; The PianoForte Foundation ve CUNY Graduate Center gibi kurumlarda seslendirildi.

Andrew Hosler tarafından seslendirilen "Re minör Tenor Saksafon Partitası" ve "La minör Piyano & Viyola Müziği" gibi eserleri, hem geleneksel biçimler hem çağdaş diller üzerindeki hâkimiyetini gösterir.
En son olarak "Resonate 2024 için Piyano & Saksafon Düosu", Kaliforniya Üniversitesi UCLA Çağdaş Müzik Kütüphanesi tarafından seçilmiştir.

Kim Plainfield şöyle diyor:

"Olağanüstü piyano tekniği, güçlü duygusallık ve hem caz hem klasik bestede üstün yetenek."

SAHNE SANATÇISI

Buğra; Moskova'dan Manhattan'a, Cemal Reşit Rey'den Siena Jazz Festivali'ne uzanan sahnelerde yer aldı.
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ve Olten Filarmoni Orkestrası ile sahne aldı.
Robby Ameen, Marko Djordjevic gibi Grammy ödüllü müzisyenlerle çalıştı.

Sanatı, Türkiye'den Rusya'ya, New York'un deneysel müzik sahnesinden Los Angeles'taki klasik konserlere kadar uzanıyor.

EĞİTMEN VE YAZAR

Buğra, müzik eğitimine yaptığı katkıyla öne çıkar.
1.020'den fazla kitap ve 50.000 sayfayı aşan içeriğiyle, müzik literatüründe benzersiz bir yer edinmiştir. İlk kitabı etüt kategorisinde çok satanlar arasına girmiştir.
Serileri, müzisyenleri geleceğin armonik ve melodik dillerine hazırlarken onları virtüöz seviyeye taşımayı amaçlar.

İKSEV ve Ege Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda ustalık sınıfları vermiştir.

NoTreble Magazine şöyle özetledi:

"Yaşına göre olağanüstü başarılar."

Ancak ödüllerin, derecelerin ve sahnelerin ötesinde; Buğra Balcı, klasik ve caz geleneğini onurlandırırken, onları geleceğe taşıyan bir sanatçıdır.

Piyanoda Bach ve Thelonious Monk'un diliyle konuşur, bestelerinde Stravinsky ve Wayne Shorter'ın yankısı duyulur, basta ise Jaco Pastorius'un ruhuyla groove yapar.
Ama sesi tamamen kendine özgüdür: teknik olarak kusursuz, duygusal olarak derin, yaratıcı olarak sınırsız.